Der Basar von Urfa
DER BASAR VON URFA (2006)
Produktion: Sisyphos Film, ZDF / arte
Redaktion: Petra Boden
Kamera: Hans Albrecht Lusznat
Ton: Abdurrahim Özmen
Regie: Hans A. Guttner
Drehbuch: Hans A. Guttner, Werner Petermann
Producer: Jutta Malin
Inhalt:
Dokumentarfilm über den Basar von Urfa im Südosten der Türkei und seine Funktion als Zentrum der islamischen Öffentlichkeit und Kommunikation.
gefördert durch:
Produktion: Sisyphos Film, ZDF / arte
Redaktion: Petra Boden
Kamera: Hans Albrecht Lusznat
Ton: Abdurrahim Özmen
Regie: Hans A. Guttner
Drehbuch: Hans A. Guttner, Werner Petermann
Producer: Jutta Malin
Inhalt:
Dokumentarfilm über den Basar von Urfa im Südosten der Türkei und seine Funktion als Zentrum der islamischen Öffentlichkeit und Kommunikation.
gefördert durch:
{phocagallery view=category|categoryid=3|imageid=0|limitstart=0|limitcount=12||fontcolor=#B88A00|bgcolor= |bgcolorhover=#BFFF00|imagebgcolor=#FFD24D| bordercolor=#B88A00|bordercolorhover=#86B300| detail=1|displayname=0|displaydetail=0|displaydownload=0|clear=both}
URFAHABER
23 Mayis 2006
“The Bazaar Of Þanlýurfa”
Evet. Yanlýþ okumadýnýz içinde The’lý, Of’lý olan bir yazý iþte. Yani “Eski Urfa pazarý” veya Türkçe bir deyiþle “Eski Urfa çarþýlarý”. Efendim birkaç gündür ünlü Alman kanalý ZDF ile ünlü Fransýz kanalý ARTE güzel Þanlýurfa’mýz da bir belgesel çekimi yapmaktalar.
Yani içinden her gün onlarca defa geçtiðiniz belki de güzelliklerinin farkýna bir türlü varmadýðýmýz otantik Urfa çarþýlarýnýn belgeselini çekiyorlar.
Üç dört ay sonra milyonlarca izleyicisine ulaþacak olan belgesel, Gâh sipahi pazarýnda bir Kürt kadýnýný, gâh Bedesten çarþýsýnda bir Arap kadýnýný gâh, Medine çarþýsýnda bir Türk kadýnýný görüntüleri olarak karþýmýza çýkýyor. Ve zamanýn mat karelerinde donuklaþan bu hatýralar çeþnisi mamafih hafýzalarýmýza çýkmamak üzere kazýnýyor.
Hüseyniye çarþýsýnda “Urfalýyým ezelden” makamýyla bakýr döven bakýrcý ustalarýný, “dam üstünde un eler” türküsünün makamýyla demir döven demirci ustalarýný, geçmiþin derinliklerinden çekip çýkarýyorlar belgeselciler.
Gümrük Han’ý da domino oynayan, dama oynayan, yerel kýyafetli geçmiþ zaman adamlarýnýn, fotoðraflarýný geleceðe miras olarak býrakmak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Mýrranýn, Ýsod’un tadýna bakýp bu coðrafyada geçmiþin acý ve kekremsi tadýnýn farkýna varýyorlar.
Tarihin ve medeniyetin büyülü kucaðýnda mýþýl mýþýl uyuyan on üç bin beþ yüz yýllýk bir þehrin önünde selama duruyorlar. Belki de bu þehrin çarþýlarýnda, her þey iki kelimenin sihrinde gizli “aldým! Ve sattým!”
Bölgemizin en güzel sivil mimarisiyle bezeli, adýndan sýk sýk söze ettiren, “Mistik Urfa Çarþýlarý ve Hanlar Bölgesi” her zaman ilgi odaðý olmaya devam edecek gibi. Bizler içersine de yaþadýðýmýz için belki de deðerlerimizin farkýnda deðiliz. Onlarý yeterince koruyamýyoruz, onlarý yeterince tanýtamýyoruz veyahut istenilen düzeyde temiz tutamýyoruz iþte
Ama dýþardan buralarý ziyarete gelen, yerli ve yabancý turistlerin bir hayli ilgisini çekmektedir. Mimarisi, donuk portreleri, þehrin silueti, dini ve uhrevi ve mekânlarýn güzelliði velhasýl her þey geçmiþe dair burada…
Çok kültürlü bir yapýya sahip olan ilimiz yabancýlarýn gözdesi olmaya aday bir yer. Bünyesinde üç etnik unsuru barýndýran ve her birinin ayrý ayrý giyim kuþamlarý, dilleri, gelenekleri olan halklar topluluðu. Bu özelliði üzerinde taþýyan kadim kentimizi her zaman, her yerde ve her þartta sahiplenmeliyiz.
********
Bakýn çekim ekibi buraya gelmeden önce, Almanya’da kendilerine bir nasihatte bulunmuþlar. “ Urfa’ya gittiðinizde sakýn ola ki Urfa’dan, Urfa diye bahsetmeyesiniz, Þanlýurfa diyesiniz! Yoksa size küserler, darýlýrlar” bu anekdotu Danýþmanlarý olan Ankara Dil Tarih Coðrafya Fakültesinde Öðretim görevlisi olan, ayný zamanda Etnoloji Ana Bilim Dalý Baþkaný Antropolog Dr. Abdurrahim Özmen’den öðreniyorum. Tabi bizim için, hoþ bir durum. Memleketimizi dýþardan nasýl bir imajla donattýðýmýzýn belki de güzel bir göstergesi.
Bunlarýn yanýnda Abdurrahim Beyin anlattýklarýndan anladýðým kadarýyla çarþý esnafý Avrupa ülkeleri içersinde Almanlara daha bir olumlu bakmakta, daha bir sempati beslemekte imiþ. Belki de tarihlerinde hiç savaþ meydanlarýnda savaþa tutuþmamalarý, bilakis her zaman dost ve müttefik olmalarýnýn altýnda yatan nedenlerden dolayý.
Çekim esnasýnda esnafýn kendilerine her türlü kolaylýðýn saðlandýðýný, ancak ufak-tefek bazý nahoþ hadiselerinde yaþandýðýný söylemekte. Sýklýkla karþýlaþtýklarý sorulardan bir tanesi de; “Yav aðey! Bunlarý fotokýrafýmýzý çeki! Bu yararýmýza mý? Yoðsa zararýmýza mý? Demeleri.
Çekimlerde temiz görüntülerin olmasý için, iyi yerlerin çekilmesini isteyen esnaf, sýk sýk çekim ekibine uyarýlar yapmaktan da geri kalmýyormuþ.
“Aðey çöpümüzü, yýkýk dökükümüzü çekmeyin ha!” deyip pis yerleri mümkün olduðunca göstermemeleri belki bizim açýmýzdan olumlu bir davranýþ. Ama bunlarý yapacaklarýna ayný hassasiyeti orayý-burayý kirleten saða-sol rast gele çöplerini savuran, içtiði sigaranýn izmaritini fiyakalý kundurasýyla ezip, kaldýrýmýn, caddenin ortasýna savuranlara yapsalar daha iyi olmaz mý? Diyor Sayýn Abdurrahim Özmen. Evet. Çirkinliklerimizi gizlemektense, çirkinliklere müsaade etmememiz daha doðru bir davranýþ deðil mi acaba?
Çekim ekibi on gün gibi uzun sayýlacak bir çekim gerçekleþtirmiþtir. Eylül veya Ekim ay’ý içersinde, Alman ve Fransýz izleyicilerin karþýsýna çýkacak olan bu belgesel ( The Bazaar Of Þanliurfa) bir hayli beðeni toplayacaða benziyor. Ekibin danýþmaný, belgeselin çok güzel ve ayrýntýlý bir þekilde çekildiðini söylüyor.
********
Þanlýurfa’mýz doðudaki iller içersinde yýldýzý giderek parlamaya baþlayan bir il. Bir yandan GAP projesi, öte yandan Harran, Þuayýpþar, Soðmatar, Halfeti ve daha adýný sayamadýðýmýz kültürüyle, sanatýyla, gelenek ve görenekleriyle Anadolu’nun, Mezopotamya’nýn belleðinde yer etmiþ, derin izler býrakmýþ kadim ama ketum bir þehri.
Müziðiyle, mutfaðýyla, tarihiyle uygarlýklarýn nirengi noktasýnda kýrýlgan bir coðrafya, kutsanmýþ ama sahipsiz bir kent. Oysa sessiz sedasýz kucaðýný açmýþ binlerce yerli-yabancý turisti bekliyor. Belgesel çekmek isteyenlere sonsuz bir malzeme çeþnisi sunuyor. Sadece birkaç saatinizi Gümrük hanýnda geçirip insan portrelerini çekseniz bile rahatlýkla bir sergi açabilirsiniz. Bu olanaðý size sunan Anadolu’da baþka bir þehir var mý bilemiyorum?
********
Ey! Kutsal kentim! On üç bin beþ yüz yýllýk tarihinin önünde saygýyla eðiliyorum. Seni her gün dostuma ve düþmanýma inat daha çok seveceðim, sevmeye de devam edeceðim…
Abdullah R. Elçý
basar von urfa
23 Mayis 2006
“The Bazaar Of Þanlýurfa”
Evet. Yanlýþ okumadýnýz içinde The’lý, Of’lý olan bir yazý iþte. Yani “Eski Urfa pazarý” veya Türkçe bir deyiþle “Eski Urfa çarþýlarý”. Efendim birkaç gündür ünlü Alman kanalý ZDF ile ünlü Fransýz kanalý ARTE güzel Þanlýurfa’mýz da bir belgesel çekimi yapmaktalar.
Yani içinden her gün onlarca defa geçtiðiniz belki de güzelliklerinin farkýna bir türlü varmadýðýmýz otantik Urfa çarþýlarýnýn belgeselini çekiyorlar.
Üç dört ay sonra milyonlarca izleyicisine ulaþacak olan belgesel, Gâh sipahi pazarýnda bir Kürt kadýnýný, gâh Bedesten çarþýsýnda bir Arap kadýnýný gâh, Medine çarþýsýnda bir Türk kadýnýný görüntüleri olarak karþýmýza çýkýyor. Ve zamanýn mat karelerinde donuklaþan bu hatýralar çeþnisi mamafih hafýzalarýmýza çýkmamak üzere kazýnýyor.
Hüseyniye çarþýsýnda “Urfalýyým ezelden” makamýyla bakýr döven bakýrcý ustalarýný, “dam üstünde un eler” türküsünün makamýyla demir döven demirci ustalarýný, geçmiþin derinliklerinden çekip çýkarýyorlar belgeselciler.
Gümrük Han’ý da domino oynayan, dama oynayan, yerel kýyafetli geçmiþ zaman adamlarýnýn, fotoðraflarýný geleceðe miras olarak býrakmak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Mýrranýn, Ýsod’un tadýna bakýp bu coðrafyada geçmiþin acý ve kekremsi tadýnýn farkýna varýyorlar.
Tarihin ve medeniyetin büyülü kucaðýnda mýþýl mýþýl uyuyan on üç bin beþ yüz yýllýk bir þehrin önünde selama duruyorlar. Belki de bu þehrin çarþýlarýnda, her þey iki kelimenin sihrinde gizli “aldým! Ve sattým!”
Bölgemizin en güzel sivil mimarisiyle bezeli, adýndan sýk sýk söze ettiren, “Mistik Urfa Çarþýlarý ve Hanlar Bölgesi” her zaman ilgi odaðý olmaya devam edecek gibi. Bizler içersine de yaþadýðýmýz için belki de deðerlerimizin farkýnda deðiliz. Onlarý yeterince koruyamýyoruz, onlarý yeterince tanýtamýyoruz veyahut istenilen düzeyde temiz tutamýyoruz iþte
Ama dýþardan buralarý ziyarete gelen, yerli ve yabancý turistlerin bir hayli ilgisini çekmektedir. Mimarisi, donuk portreleri, þehrin silueti, dini ve uhrevi ve mekânlarýn güzelliði velhasýl her þey geçmiþe dair burada…
Çok kültürlü bir yapýya sahip olan ilimiz yabancýlarýn gözdesi olmaya aday bir yer. Bünyesinde üç etnik unsuru barýndýran ve her birinin ayrý ayrý giyim kuþamlarý, dilleri, gelenekleri olan halklar topluluðu. Bu özelliði üzerinde taþýyan kadim kentimizi her zaman, her yerde ve her þartta sahiplenmeliyiz.
********
Bakýn çekim ekibi buraya gelmeden önce, Almanya’da kendilerine bir nasihatte bulunmuþlar. “ Urfa’ya gittiðinizde sakýn ola ki Urfa’dan, Urfa diye bahsetmeyesiniz, Þanlýurfa diyesiniz! Yoksa size küserler, darýlýrlar” bu anekdotu Danýþmanlarý olan Ankara Dil Tarih Coðrafya Fakültesinde Öðretim görevlisi olan, ayný zamanda Etnoloji Ana Bilim Dalý Baþkaný Antropolog Dr. Abdurrahim Özmen’den öðreniyorum. Tabi bizim için, hoþ bir durum. Memleketimizi dýþardan nasýl bir imajla donattýðýmýzýn belki de güzel bir göstergesi.
Bunlarýn yanýnda Abdurrahim Beyin anlattýklarýndan anladýðým kadarýyla çarþý esnafý Avrupa ülkeleri içersinde Almanlara daha bir olumlu bakmakta, daha bir sempati beslemekte imiþ. Belki de tarihlerinde hiç savaþ meydanlarýnda savaþa tutuþmamalarý, bilakis her zaman dost ve müttefik olmalarýnýn altýnda yatan nedenlerden dolayý.
Çekim esnasýnda esnafýn kendilerine her türlü kolaylýðýn saðlandýðýný, ancak ufak-tefek bazý nahoþ hadiselerinde yaþandýðýný söylemekte. Sýklýkla karþýlaþtýklarý sorulardan bir tanesi de; “Yav aðey! Bunlarý fotokýrafýmýzý çeki! Bu yararýmýza mý? Yoðsa zararýmýza mý? Demeleri.
Çekimlerde temiz görüntülerin olmasý için, iyi yerlerin çekilmesini isteyen esnaf, sýk sýk çekim ekibine uyarýlar yapmaktan da geri kalmýyormuþ.
“Aðey çöpümüzü, yýkýk dökükümüzü çekmeyin ha!” deyip pis yerleri mümkün olduðunca göstermemeleri belki bizim açýmýzdan olumlu bir davranýþ. Ama bunlarý yapacaklarýna ayný hassasiyeti orayý-burayý kirleten saða-sol rast gele çöplerini savuran, içtiði sigaranýn izmaritini fiyakalý kundurasýyla ezip, kaldýrýmýn, caddenin ortasýna savuranlara yapsalar daha iyi olmaz mý? Diyor Sayýn Abdurrahim Özmen. Evet. Çirkinliklerimizi gizlemektense, çirkinliklere müsaade etmememiz daha doðru bir davranýþ deðil mi acaba?
Çekim ekibi on gün gibi uzun sayýlacak bir çekim gerçekleþtirmiþtir. Eylül veya Ekim ay’ý içersinde, Alman ve Fransýz izleyicilerin karþýsýna çýkacak olan bu belgesel ( The Bazaar Of Þanliurfa) bir hayli beðeni toplayacaða benziyor. Ekibin danýþmaný, belgeselin çok güzel ve ayrýntýlý bir þekilde çekildiðini söylüyor.
********
Þanlýurfa’mýz doðudaki iller içersinde yýldýzý giderek parlamaya baþlayan bir il. Bir yandan GAP projesi, öte yandan Harran, Þuayýpþar, Soðmatar, Halfeti ve daha adýný sayamadýðýmýz kültürüyle, sanatýyla, gelenek ve görenekleriyle Anadolu’nun, Mezopotamya’nýn belleðinde yer etmiþ, derin izler býrakmýþ kadim ama ketum bir þehri.
Müziðiyle, mutfaðýyla, tarihiyle uygarlýklarýn nirengi noktasýnda kýrýlgan bir coðrafya, kutsanmýþ ama sahipsiz bir kent. Oysa sessiz sedasýz kucaðýný açmýþ binlerce yerli-yabancý turisti bekliyor. Belgesel çekmek isteyenlere sonsuz bir malzeme çeþnisi sunuyor. Sadece birkaç saatinizi Gümrük hanýnda geçirip insan portrelerini çekseniz bile rahatlýkla bir sergi açabilirsiniz. Bu olanaðý size sunan Anadolu’da baþka bir þehir var mý bilemiyorum?
********
Ey! Kutsal kentim! On üç bin beþ yüz yýllýk tarihinin önünde saygýyla eðiliyorum. Seni her gün dostuma ve düþmanýma inat daha çok seveceðim, sevmeye de devam edeceðim…
Abdullah R. Elçý
basar von urfa